BIOLOJİ-BİLİM - KOMÜNİTE VE POPÜLASYON EKOLOJİSİ
   
UZMAN BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SELAHATTİN ARAS TARAFINDAN HAZIRLANAN BİYOLOJİ ALEMİNE HOŞGELDİNİZ
  HAKKIMDA
  ANA SAYFA
  BİYOLOJİ.9.(YENİ SİSTEM)
  BİYOLOJİ-10
  BİYOLOJİ.11.(YENİ SİSTEM)
  => BİTKİ FİZYOLOJİSİ
  => KALITIM ve GENETK
  => GENETİK BİLGİ TAŞIYAN MOLEKÜLLER
  => BİYOTEKNOLOJİ VE GEN MÜHENDİSLİĞİ
  => KOMÜNİTE VE POPÜLASYON EKOLOJİSİ
  BİYOLOJİ-12
  DERS ANLATIM VİDEOLARI
  yazılı soru-cevapları
  ONLİNE BİYOLOJİ TEST
  BİYOLOJİ SÖZLÜĞÜ
  ÖSS BİYOLOJİ İLE İLGİLİ ÇIKMIŞ SORULAR
  SİGARA VE ZARARLARI
  DÜNYA AIDS GÜNÜ
  İLETİŞİM
  YILLIK PLAN VE ZÜMRE TOPLANTILARI

                                    Komünite Ekolojisi

Anadolu’ya özgü alageyik 12 yıl ömürlü olup hızlı hareket eden hayvan yazın beyaz lekeli kışın grimsi lekeli olup küçük sürüler halinde yaşar.

Komünite: Belirli bir alanda sürekli etkileşim içerisinde bulunan canlıların oluşturduğu topluluktur. Aynı yaşam ortamını paylaşan farklı türler topluluğu incelenerek kolaylık olsun diye Bitki, Hayvan, Bakteri, mantar komüniteleri ayrı ayrı olduğu gibi aynıda olabilir. Komünite’erin tipi ve büyüklüğü çeşitliliği ve çevre şartlarının organizmalar üzerindeki etkilere bağlıdır.

  Sıcaklık, nem, yağış, besin vb. faktörler tür çeşitliliği dolayısıyla Komünite tipi ve büyüklüğünü etkiler.

 Komüniteler tür çeşitliliği bakımından farklılık gösterir. Ekvatordan-kutuplara ovalardan-dağlara gidildikçe tür çeşitliliği azalır.

 Kutuplar tür çeşitliliği az tropikal bölgelerde tür çeşitliliği fazladır. Tür çeşitliliği iklime bağlıdır. Coğrafi büyüklüğe bağlıdır. Ortamdaki suya bağlıdır. Ortamın endüstri atıkları ile kirletilmesine bağlıdır. Denizlerde ise ışık, ısı, oksijen tür çeşitliliğini etkiler.

      Komünitede av avcı ilişkisi 

 Komünitede farklı türler mutaalizm (ortak yaşam), paratizm ( asalak yaşama ) ve av- avcı ilişkisi gibi rekabet nedeniyle sürekli etkileşim içerisindedirler. Aynı ortama fazla sayıda bireyler yerleştirmeye çalışınca rekabet oluşur.

   Aynı ortamdaki bitkilerde su, ışık, mineral gibi etkenler sürekli rekabet oluşturur. Bahçe bitkileri yabani otlarla rekabet içinde olduğu gibi yabani otlar kendi aralarında yani aynı türün bireyleri arasında da rekabet vardır. Türler arasında olan rekabete türler arası rekabet denir. Buğday tarlalarında buğday ile yaban otları arasında rekabet vardır.

 Ekolojik niş, bir canlının beslenmek korunmak, saklanmak, üremek ve diğer canlılarla ilişki içerisinde olmak için gösterdiği faaliyetlerin tümüdür. Bu etkinlikler farklı olarak ekolojik niş oluşumunu sağlar.

Rus bilim adamı iki protistia türü arasında aynı kültür ortamında birlikte yetiştirildiğinde powella türü sayısı artarken caudatum türü yok olmaya başlar. Bu türler benzer olduğu için aynı kaynaklar için rekabet olmuştur. Bu şekilde ekolojik nişleri aynı olan iki tür arasındaki rekabette türlerden bir yok olur veya doğal selleksüyonla yeni bir kaynaktan elde edilecek özellik kazanır. Ekolojik olarak benzer türler bir veya daha fazla farklılık varsa komünite içinde birlikte bulunabilirler.

     Tür içi ve türler arası rekabet bitki ve hayvan popülâsyonlarının büyümesini sınırlar ve dengede tutar.

Popülâsyonun varlığını sağlıklı sürdürmesi için su-besin-ışık-üreme alanları-yaşam alanları ve çevresel kaynakları kullanma türlerle rekabetle bağlantılıdır.

Rekabetin en önemli etkeni türlerin gelişme olgunlaşma dönemlerinde farklı olmasıdır. Bu fark azaldıkça rekabet artar. Fark artıkça rekabet azalır. Örnek kültür bitkisi ile yabani ot veya mısır fasulye gibi ekimlerdeki rekabet verimi etkiler.

Hayvan komünitelerinde bireylerinin çoğu birbirini yiyerek beslenir.Besin alan hayvan av beslenen hayvan ise avcı olarak isimlendirilir.Örnek Vaşak Tavşan arasında av-avcı ilişkisi var.Vaşak avcı,Tavşan ise av dır.

Vaşak popülâsyonu artarken tavşan popülâsyonu azalır. Tavşan popülâsyonu artarken vaşak popülâsyonu azalır. Belli bir süre tavşan bulamayan vaşak lar arasında tür içi rekabet olur. Bu tavşan popülasyon artışını sağlar. Av artarken avcı azalır. Buna av-avcı ilişkisi denir.

 

KOMÜNİTELERDE SİMBİYOTİK İLİŞKİLER

 

İki farklı türün yarar veya zarar görerek (birbirine) yaşamalarına ortak yaşam –simbiyotik yaşam-birlikte yaşam denir.

MUTUALİZİM: İki veya daha fazla türün karşılıklı fayda=yarar sağlayarak yaşamaları farklı özelliklerde olup birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılayan türler arasında olur. Heterotrof canlı ile ototrof canlı arasında olur. Mantar ile alg ler arasında olur. Bu birlikteliğe Liken denir. Mantarlar alglerin ürettiği fotosentez ürünleri kullanır. Alglerde Mantarlardan su ve mineral ihtiyacını karşılar. İki canlı birbirine muhtaçtır. Filler ile üzerinde yaşayan haşereleri yiyen kuş türleri arasında mutualizm gevşek mutualizm dir.

 

KOMMENSALİZİM: Birlikte yaşayan iki türden yararlanan türe konuk diğer etkilenmeyen türe konak denir. İstiridyenin sırt boşluğunda küçük yengeç türü yaşar. Yengeçler konağın yemediği arta kalın besinleri yer beslenir.  Ve dış etkilerden korur. Yengece bir fayda sağlamaz.

 

PARAZİTİZİM: Birlikte yaşayan organizmalardan biri yarar görürken diğeri zarar görür. Parazit üzerinde yaşadığı konağın besinini kullanır atıkları ile üzerinde yaşadığı canlıya zarar verir. Enzim ve sindirim sistemleri gelişmemiştir. Üremeleri hızlıdır.

Bir Hücreli Parazitler: Bakteri, amip, kamcılılar insanda sıtma dizanteri kolera v.b. hastalık yaparlar.

Bitkisel Parazitler: Bunlar yarı parazitler ve tam parazitler diye ikiye ayrılır.

Yarı Parazitler: İnorganik maddeleri kullanarak organik madde sentezlerler. Ökse otu gibi. Üzerinde yaşadığı bitkinin gövdesindeki ksilemden su ve sudaki inorganik bileşikleri alırlar.

Tam Parazitler: Fotosentez yapmazlar. Yaprakları küçük ksilemleri zayıftır. Üzerinde yaşadığı bitkinin iletim sistemini kullanır. Su ve organik madde ihtiyacını karşılar.

Hayvansal Parazitler.

a-İç Parazitler: Sindirim sistemleri yok. Konağın sindirilmiş besinlerini kullanır. Hareket duyu sinir sistemleri basit ama üreme sistemleri gelişmiştir. Tenya, bağırsak solucanı örnektir.

b-Dış Parazitler: Sindirim sistemleri gelişmiştir. Sindirim enzimleri az. Konağın kanını veya vücut sıvısını emerler. Bit pire kene örnektir.

 

SÜKSESYON: Komüniteler zamana bağlı değişir. Canlılar zamanla ölür yerine yenileri gelir. Ancak insan müdahalesi baraj, yol, aşırı otlatma, v.b yangın, sel, doğal afet gibi nedenler komünite yapısını bozar. Bozulan komünitelerde öncü türler ortaya çıkar. Zaman içinde bunlar yerini başka türlere bırakır. Bu sıralı yapı komünite yerini alıncaya kadar devam eder.

Belirli bir bölgede uzun bir zaman içinde türlerin aşamalı olarak birbirlerinin yerlerini almasına süksesyon =ardıllık veya sıralı değişim denir.

Bazen ormanda bir veya iki tür bütün ormanın görünüşünü etkiler. Bu etkiyi yapan türe baskın tür denir.

I.BİRİNCİL SÜKSEYON: Üzerinde canlı bulunmayan ortama canlı yerleşmesidir. Başlangıçta şartlar canlı gelişimine elverişli olmayabilir. İlk olarak Liken, yosun, ot, funda, çalı, ağaç evreleri değişimi olur.

Liken evresi: Kaya kum çakıl ortamında sadece liken gelişir ve ortamın topraklaşmasını sağlar.

Yosun evresi: Likenler rekabeti kaybeder. Yosunlar ortaya çıkar ortam nemlenir ve omurgasız hayvanlar ortama yerleşir. Ölü organizma ve atıkları çürüyerek toprak kalitesini artırır.

Ot evresi: Bitkiler rekabeti kazanır ortama otsu bitkiler yerleşir. Zamanla hayvan çeşitliliği artar.

Funda Çalı evresi: Ortama rekabeti kazanan böğürtlen ardıç gibi küçük ağaçlar yerleşir. Hayvanlar arası rekabet olur. Hayvanlar beslendikleri bitkilerin tohumlarını taşır.

Ağaç evresi: Funda çalı evresi sonunda Büyük ağaçlar ve altında hayvan türleri küçük bitkiler oluşur. Ortam şartları değişmez ise dengeli komünite oluşur.

Dengeli komüniteye klimaks denir.

2-İKİNCİL SÜKSEYON: Toprak yapısı bozulmadan komünitenin aşırı otlatma yangın gibi nedenlerle yapısının bozulmasıdır. Tarım ve otlatma yapılan alanlar terk edildiğinde oluşan durumdur. Önce bir yıllık bitkiler-kısa bodurumsu çalılar-kavak türleri sedir ağaçları sırasıyla ortaya çıkar. En son meşe ve akça ağaç kayın’dan oluşan ormanlar oluşur.

19 asırdan itibaren sanayileşme çarpık yerleşim komünite ve ekosistemlerin bozulmasına neden olmuş. Bu çevre sorunlarını giderip doğal kaynakları korumamızın önemini artırmıştır.

 

POPULASYON EKOLOJİSİ

 

Canlılar çevresel faktörlerin etkisinde kalarak çevreye uyum sağlar. Canlıların sayıları mevsimsel olarak arta veya azalır. Canlılar bulundukları ortamda topluluk oluşturur.

Popülâsyon: Aynı türden bireylerin oluşturduğu topluluktur. Belirli zaman aralığında belli bölgelerde oluşan aynı türe ait bireyler topluluğudur. Sınırları belirlenir. Türkiye deki insan popülâsyonu, Mersindeki insan popülâsyonu gibi. Alan çok büyük çok küçük olabilir.

POPULASYON DİNAMİĞİ

Popülasyon yoğunluğu büyüklüğü dağılımı yaş dağılımı popülasyon dinamiğidir.

Popülasyon yoğunluğu: Birim alana düşen birey sayısıdır.

Popülasyon yoğunluğu İşaretleme veya örnekleme yöntemi ile belirlenir.

Doğum Oranı: Birim zamanda popülasyona katılan birey sayısıdır(üreme ile).

Ölüm oranı: Birim zamanda popülasyondan ayrılan (ölüm ile) birey sayısıdır.

Doğum ve ölüm oranı verileri popülasyon hakkında verileri popülasyon hakkında büyüklük-denge v.b bilgileri verir.

Popülâsyon büyüklüğü birim zamanda popülâsyonu oluşturan birey sayısıdır. Popülâsyona dışarıdan katılan bireylere iç göç, ayrılanlara ise dış göç denir.

         A                          B                       C

POPÜLASYON        DOĞUM           ÖLÜM

BÜYÜKLÜĞÜ  =     VE İÇ GÖÇ   -  DIŞ GÖÇ

 

 

B>C İSE POPÜLÂSYON BÜYÜKLÜĞÜ ARTAR

B<C İSE POPÜLÂSYON BÜYÜKLÜĞÜ AZALIR

B=C İSE POPÜLÂSYON DENGEDEDİR

 

Yüksek çoğalma potansiyelinde olan (sınırlama yoksa) popülasyon J tipi büyüme eğrisi ile büyür.

Çevresel sınırlama nedeni ile ölüm oranı artar ise popülasyon birey sayısı artmaz. Popülasyon taşıma kapasitesine yaklaşıldıkça büyüme yavaşlar. Büyüme eğrisi sağa sola doğru eğim yaparak S şeklini alır. Popülâsyon doyma noktasına ulaşarak dengelenir.

   Taşıma kapasitesi: türler arası rekabet av-avcı ilişkisi sıcaklık yağış ışık toprak besin vb faktörler popülasyon büyümesini etkiler. Hiçbir popülasyon sınırsız büyümez. Popülasyonun birey sayısı artışları büyüme-üreme-beslenme için yeterli kaynak sağlamalarını engeller. Belli bir yaşam alanında bulunabilecek en fazla birey sayısına taşıma kapasitesi denir.

    Popülasyonda birey sayısı arttıkça (taşıma kapasitesine) yaklaştıkça çevre direnci artar. İklim hastalık rekabet vb etkenler çevre direncini arttırır. Bu büyüme hızını azaltır yavaşlatır. Popülasyon belli sınırlar arasında kalır.

    Popülasyon Dağılımı: Popülasyondaki bireylerin belirli bir alandaki yerleşme biçimidir. Ya kümeli ya düzenli yada rastgele dağılım olur.

    Popülasyonda yaş dağılımı dengede olan bir popülasyonda her yaş gurubu birey sayısı aynıdır.Doğum ile ölüm birbirine yakındır.

     Azalan popülasyonda yaşlı nüfus fazla genç nüfus azdır. Doğum azdır.

  Büyüyen popülasyonda genç nüfus fazla genç nüfus azdır. Doğum fazladır.

   Popülasyondaki Aşırı Büyümenin Olası Sonuçları

Popülasyon taşıma kapasitesine ulaşınca yoğunluk artar. Buna bağlı bireyler arası olumsuz etkileşim ve cevre tepkisi artar. Buna bağlı ortamda biriken zehirli madde –yaşam alan darlığı-besin yetersizliği popülasyon büyümesini engeller. Ölüm arta ve yoğunluk azalır.

Bakteriler 20 dk. Bir bölünür. Ancak belli sayıya ulaştıklarında metabolik atıkları üremelerini engeller.

Ve sayıları azalır. Aynı deney farelerle yapıldığında belli sayıya ulaşan farelerde strese bağlı ölüm, kısırlık popülasyon yoğunluğunu azaltır.

Bitkilerde su, ışık, mineral, çevre şartları popülasyon büyümesinde etkilidir.

NESLİ TEHLİKEDE OLAN TÜRLER.

Dünya Doğayı Koruma Birliği=IUCN memeli hayvanların ¼  yok olma tehlikesinde.

Biyoçeşitliliğin azalması türlerin ortadan kalkması, habitatlarının tahribi insan yaşamını etkiler.

Komünitede türler arası etkileşim ağı vardır.Bir türün yok olması bu ağın devamlılığını bozar.

İnsan yaşamı için Biyoçeşitliliğin korunması ve devamlılığı gerekir.

İnsanlar Yaşam kalitesini artırırken diğer canlıların yaşam alanlarını yok etmemeli.

Doğaya verilen zarar felaket olarak geri döner.

Türkiye aşırı sulama –

Habitatların kaybolması –

Baraj-otoyol-plansız turizm yatırımları –

Çarpık kentleşme-plansız madencilik-

Orman ve makilik alanların yok edilmesi tahrip edilmesi. Yeni tarım alanlarının açılması

Habitat’lara yeni türlerin girmesi. Vb etkenler Biyoçeşitliliğin azaltır.

Türlerin tükenmesini sağlar.

Kuş türlerinin  % 13 tatlı sularda,%20 si ise tükenmiştir

Türkiye de 600 endemik tür var.700 tür tehlike sınırlarında 17 kuş türü 23 memeli türü tehlikede.

 

          BİYOMLAR

 

Doğu Avrupa kökenli zebra midyeleri bulundukları ortamlarda plak tonlarla beslendikleri için diğer çanlılara yaşama şansı vermezler. Ayrıca oluşturdukları kümelerle su borularını tıkarlar. Sucu bölgedeki bitkilerin yaşamını engeller ve kurutur. Ekonomik kayba neden olurlar.1997 yılında Atatürk Barajında 2000 yılında Birecik Barajında zebra midyeleri görülmüştür.

 

BİTKİ VE AYVANLARIN YERYÜZÜNDE DAĞILIMINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

 

1.İKLİM

2.KARA PARCASI BÜYÜKLÜĞÜ
3.OKYANUS AKINTILARI VE SIARA DAĞLAR

 

İKLİM KOŞULLARI

 

Denizden uzak yerlerde hava kurudur. Rüzgâr sistemi ve yerkürenin kendi ekseni etrafında dönmesi okyanus akıntılarını oluşturur. Bu akıntılar iklimleri etkiler.

Biyocoğrafya: Bitki hayvan türlerinin geçmiş ve günümüzdeki dağılımını inceler.

COĞRAFİK DAĞILIMI ETKİLEYEN

1-Türün Dağılımı

2-Davranış ve Habitat seçimi

3-Biyotik ve Abiyotik faktörler

 

TÜRÜN DAĞILIMI

Türün bulunduğu alanda üreyeceği başka alanlara ayılmasıdır. Işık-sıcaklık-su-toprak-mineraller-cevre şartları bu dağılımı etkiler.

Fil anavatanı Afrika ama Asya dada yaşar. Çünkü bu bölgede uygun yaşam alanları var.

Her hangi bir tür yeni coğrafik alana yerleştiğinde ızla çoğalır. Yayılır. Afrika bal arısı Brezilyaya getirilmiş bir kaza sonrası Amerika ya yayılarak İtalyan bal arılarını dağıtmıştır.

DAVRANIŞ VE HABİTAT SEÇİMİ

Canlı türleri yaşam şartlarına uygun olanları seçer şartlar değişirse(besin azalır, hastalık artar vb) yeni ortamlara göç ederek uyum sağlarlar. Kuşlar kuzey yarım kürede yaşar. Kışın güneye göç ederler.Bu şekilde türlerin devamlılığını(neslin devamlılığını)sağlar.

BİYOTİK FAKTÖRLER: Hayvan- bitki- mantar-mikroorganizmalar canlı cevreyi oluşturur.Her canlı doğrudan ve dolaylı olarak bu cevrenin canlı öğeleri ile ilişki içindedir.

ABİYOTİK FAKTÖRLER:

Sıcaklık-güneş ışığı –rüzgâr-kayalar-toprak gibi faktörlerdir.

SICAKLIK: Canlı çeşitliliği ve dağılıında etkili bitki yoğunluğu ekvatordan kutuplara doğru azalır.

SU:Canlı suyu havanın neminden veya toprak neinden  alır.Toprak nemi yağışlar ile sağlanır.Yağış bitki dağılımında etkilidir.Ekvatorda yağmur oranları var iken çöllerde kaktüsler vardır.

GÜNEŞ IŞIĞI: Işık şiddeti karasal ortamda bitki gelişiminde etkilidir. Oran ağaçlarının altında rekabet ortamı var. Işık şiddeti, süresi, fotosentez yapan canlıları sınırlar. Sucul ortamda su yüzeyinde fotosentez yoğun derinlik artıkca fotosentez azalır. Canlı çeşitliliği sayısıda azalır.

RÜZGÂR: Hayvanlarda ve Bitkilerde terlemeyi artırır. Cevre sıcaklığının canlı organizmaları etkilenmesini sağlar.

Rüzgâr alan tarafdaki bitki dallarının büyümesi engellenir

TOPRAK: PH-mineral-nem-ısı-barındırdığı organizmalar bitki ve bitki ile bulunan canlıların dağılmasını etkiler. Kalkerli topraklarda kolay dağılım gösteren bitkiler. silisli topraklarda seyrekleşir. Salyangoz kireçli toprakta fazla iken volkanik topraklarda azdır.

BİYOM- EKOSİSTEM ARASINDAKİ İLİŞKİ

Bütün iklim kuşaklarında ekosistemleride içine alan yaşam alanları vardır. Bu alanlara özgü bitki hayvan toplulukarı yaşar. Büyük ekosistem tiplerine BİYOM denir. En büyük ekositem ekosferdir. Ekosfer dünyadakicanlılarla etkileşim içinde olan sistemin bütünüdür.

Ekosistem bir çokpopulasyonu içine alan komünite ile onu çevreleyencansız cevreden oluşur.

Karasal ve sucul ekosistemleri içine alan biyom daha büyük ekosistemdir. (geniş bölge-kıtanın bir kısmı gibi)

 

DÜNYADAKİ KARASAL SUCUL BİYOLARIN ÖZELLİKLERİ

Biyomları çöl-çayır-iğne yapraklı ağaçların oluşturduğu organizmalar gibi gibi geniş çoğrafi bölgeleri içine alan ekosiste tipidir.

KARASAL BİYOMLAR: Karasal biyomların yayılışı iklimdeki bölgesel değişikliklere bağlı olup kesin sınırlar belli değildir. Orman ve çayır biyomları olarak ikiye ayrılır.

A-ORMAN BİYOMLARI

Tropikal yağmurormanları- ılıman bölge -yaprak döken ormanlar-iğne yapraklı ormanlar olmak üzere ayrılır.

1-Tropikal Yağmur Ormanları: Yoğun yağış ve nem oranına sahiptir. Nem-yüksek sıcaklık biyolojik çeşitliliği artırmıştır. Orta- Güney amerika Avustralya ve Asyanın ekvatora yakın kısımlarında bulunur. Ağaçlar üzerinde epifit orkide bromella gibi bitkiler Alt kısmında otlar bulunur.

Tropikal Ormanların karekteristik hayvanları kuş-yarasa-jaguar-puma-maymun-kurbağa-geyik-ve  timsah bulunur.

2-Ilıman Bölge Yaprak Döken Ormanlar:Kuzeydoğu amerika-avrupa-asya-avustralyada bulunur.Ağaçlar kısa boylu  ve seyrektir.Kışın yaprak döken ağaçlardır.Kayın-akcaağaç-kestane-meşe-ceviz-ihlamur-kızılağaç-kavak- gibi ağaç türleridir.Ağaç altlarında çalı ve otgelişmiştir.

Hayvanlar, geyik-ayı-sincap-vaşak-kedi gibi hayvanlardır.

3-İğne Yapraklı Ormanlar: Yüksek rakımlı yerlerde bulunur. Sıcaklık yılın yarısında bitki gelişimine uygun değil. Köknar-çam-ladin ormanları gibi ormmanlardır. Hayvanları kirpi- fare- yarasa- ayı- çakal- tilki- alageyik- kartal-baykuştur.

 

B-ÇÖL BİYOMLARI

Toprak yüzeyi sıcaklığının 660 dereceye çıktığı alanlardır. Gün içi ve mevsisel ısı değişimi var. Dünyanın %35 ni kaplar. Güney Afrikanın Kalahari çölü Kuzey Afrikada sahra çölü Arabistan çölü Arizonada sonaran çölü Ülkemizde tuz gölü ve Karapınar bölgeleri çölleşmeye hassas yerlerdir.

Su depolama özelliği kaktüs bitkisi yaygın durumdadır.

Hayvanlar sürüngen-böcek-keseli fare-kemirgenler bulunur.

C-CAYIR BİYOMLARI.

Yazları sıcak kışları soğuk geçer. Yağışların çölleşmeye izin vermediği ancak orman oluşumuna uygun olmayan yerlerdir.

Hayvanlar koyun, sığır, keçi, genelde otçul hayvanlar var.

Toprak üstü bitki cayır otları suyu tutar, toprağı korur. Havayı temizler. Ülkemizde iç, doğu, güneydoğu anadoluda yaygın alanlardır.

Tilki, serce, sincap, koyun bu bölgede yaşayan hayvanlardır.

 

D-SUCUL BİYOMLAR

Tatlı su biyomları tuzlu su biyomları diye ikiye ayrılır.

1-Tatlı su biyomları: Göl ve akarsu ve sulak alan biyomları.

2-Göl Biyomları: Göllerde komüniteler suyun derinliğine ve kıyıya uzaklığına göre yayılır.

Siyano bakteriler. Alg, küçük kabuklular, kurbağa, sazan balığı levrek balığı göçmen su kuşları karabatak sucul bitkiler saz kamış nilüfer vb canlılar yaşar.

3-Akarsu Biyomları: Tek yönlü akan suların başlangıç kısmında  su soğuk mineral miktarı az.Akarsu yatağında farklı yaşam olanları ve tür çeşitliliği vardır.Alg,sünger,karayosunları,solucanlar,alabalıklar vardır.

4-Sulak Alanları Biyomları: Doğal ve yapay sürekli veya mevsimsel sular durgun veya akıntılı tatlı acı veya tuzlu su birikintileridir.

Bataklıklar-sazlıklar-turbalıklar-sulak cayırlar 6 metre derinlikteki sulak alanlardır.

Toprak suya doygun olup oksijen bakımından fakirdir.

Buralarda kamış-sazlar-mile sıcanları yaşar.

Ülkemizde Balıkdamı-Sultansazlığı-Göksu Deltası-Trabzon ağaçbaşı yaylası örnek verilebilir.

5-Tuzlu Su Biyomları: Okyanus ve denizlerin tuzlu su biyomlarıdır. Yerkürenin %70 ni kapsar.

Dalgalar-Gel gitler-akıntılar-ısı-tuzluluk-ışık-basınç deniz ve okyanuslardaki komünitelerin yapısını belirler.

Kıyıya yakın yerlerde çeşitlilik fazladır.
Derinliğe bağlı olarak protozoa-solucan-denizanası-mürekkep balığı-midye-Balıklar_Balina-Fok gibi canlılar vardır.

Ülkemizde Akdeniz foku-kefal gibi balık türleri yaşar

 

 

   
Bugün 1 ziyaretçi (15 klik) burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol