BIOLOJİ-BİLİM - CANLILARIN SINIFLANDIRMASI
   
UZMAN BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SELAHATTİN ARAS TARAFINDAN HAZIRLANAN BİYOLOJİ ALEMİNE HOŞGELDİNİZ
  HAKKIMDA
  ANA SAYFA
  BİYOLOJİ.9.(YENİ SİSTEM)
  => CNLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ
  => TEMEL BİLEŞİKLER
  => HÜCRE
  => CANLILARIN SINIFLANDIRMASI
  => BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
  BİYOLOJİ-10
  BİYOLOJİ.11.(YENİ SİSTEM)
  BİYOLOJİ-12
  DERS ANLATIM VİDEOLARI
  yazılı soru-cevapları
  ONLİNE BİYOLOJİ TEST
  BİYOLOJİ SÖZLÜĞÜ
  ÖSS BİYOLOJİ İLE İLGİLİ ÇIKMIŞ SORULAR
  SİGARA VE ZARARLARI
  DÜNYA AIDS GÜNÜ
  İLETİŞİM
  YILLIK PLAN VE ZÜMRE TOPLANTILARI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

 

Çevremizde göl-deniz-dere-çay gibi yerlerde doğal gözlem yaparak canlı çeşitliliği hakkında bilgi edinebiliriz.

Canlı çeşitliliği hakkında bildiklerimiz arttıkça sınıflandırma yöntemleri dünden bugüne değişmiş ve gelişmiştir.

Dünyamızda yaşayan on milyar civarında canlı türü olduğu varsayılmakta.

Biyologlar canlıları bilimsel adlandırma yaparak sınıflandırırlar. Kullanılan mahalli isimler canlının bilimsel özelliğini yansıtmayabilir. Bu nedenle sınıflandırmada ortak dil Latince kullanılmaktadır. Evrensel kabul edilen bilimsel sınıflandırma ile karmaşıklık önlenir.

İlk sınıflandırma Aristo ve öğrencisi tarafından yapılmıştır.

Canlıları hayvanlar ve bitkiler olarak sınıflandırmıştır.

Hayvanları karada-denizde ve havada yaşayanlar.

Bitkileri ise otlar-çalılar-ağaçlar olarak sınıflandırmıştır.

YAPAY SINIFLANDIRMA: Canlıları dış görünüşlerine göre ve yaşadıkları yere göre sınıflandırmaya denir. Ampirik sınıflandırmada(yapay sınıflandırmada) analog organlar esas alınır.

ANALOG ORGAN kökenleri=yapıları farklı yaptıkları görevleri aynı=benze olan organlardır.

Örnek sinek kanadı ile yarasa kanadı

Sinek kanadı k,itinden yapılı yarasa kanadı kemik doku kas dokudan yapılı olup yapı benzerliği yoktur ancak ikisi de uçma görevi yaptığından görev benzerliği veya görünüş benzerliği var.

DOĞAL SINIFLANDIRMA=FİLOGENETİK SINIFLANDIRMA=BİLİMSEL SINIFLANDIRMA: Günümüzde bilimsel sınıflandırma homolog organlar(yapılar) esas alınarak yapılır.

HOMOLOG ORGAN: Kökenleri=yapıları=orjinleri aynı olup görev benzerliği(görünüş benzerliği) olmayan organlardır.

Örnek İnsan kolu ile yarasa kanadı veya balık yüzgeci. Bunların yapıları orjinleri aynı. Kemik ve kas dokudan yapılıdır. Ancak insan kolu tutma yarasa kanadı uçma balık yüzgeci yüzme görevi yapar görünüşleri de farklıdır.

İlk bilimsel sınıflandırmayı John Ray yaptı. İlk defa bitkileri tek ve çift çenekli diye ikiye ayırdı.

SINIFLANDIRMA BASAMAKLARI VE İKİLİ ADLANDIRMA

İlk defa Karl Linne sınıflandırmanın esaslarını belirlemiştir.

İkili adlandırma esasını getirmiştir.

Her canlı türü iki isimle adlandırılır..Birincisi cins ismi olup ikinci isim türe ait isimdir(insanlardaki isim soy isim gibi.soy isim ailesine isim kendisine ait)

TÜR: Ortak atadan gelen, yapı ve görev benzerliği olan, çiftleşebilen ve üret gen döl meydana getiren benzer canlı topluluğudur.

Sınıflandırmanın en küçük birimidir.

Türde ilk isim cins ismidir ikinci isim türe aittir.

Benzer türler bir araya gelerek CİNS i

Benzer cinsler bir araya gelerek FAMİLYA yı

Benzer familyalar bir araya gelerek TAKIM ları

Benzer takımlar bir araya gelerek SINIF ları

Benzer sınıflar bir araya gelerek ŞUBE leri

Benzer şubeler bir araya gelerek ALEMİ oluşturur.

Örnek: Felis leo    aslan    Felis domesticus  kedi

Canis familiaris  köpek  Canis lupus   kurt

Sınıflandırma yapılırken şu özelliklerden =benzerliklerden faydalanılır

Ortak gen,

Protein çeşidi,

Embriyoların gelişim evrelerindeki benzerlik,

homolog benzerlik

Türden aleme doğru gidildikçe

 ortak özelliklerin benzerliği azalır.

Alemden türe doğru gidildikçe bu özelliklerin benzerliği artar.

Örnek kırmızı gül ile ötleğen kuşunun sistematiği

Alem      Bitkiler                   Hayvanlar

Şube      Çift Çenekli            Omurgalılar

Sınıf       Tohumlu                   Kuşlar

Takım     Güller                       Ötüçü kuşlar

Familya   Gülgiller                 Orman ötleğengilleri

Cins        Gül                            Orman    Ötleğeni

Tür           Kırmızı gül              Ötleğen

 

       

 

Sınıflandırmada fosillerden de yararlanılır.

Fosiller ile canlının dış yapısı karşılaştırılır.

Embriyo evreleri benzerliğine bakılır.

Kromozom-gen-DNA –protein benzerliğine bakılır.

Fosillerden alınan doku örnekleri ile DNA benzerliklerine bakılır.

Canlıların akrabalıkları tespit edilir.


 DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Aynı tür iki canlının hangi özellikleri kesinlikle aynıdır?

          A)                 Cinsiyeti - beslenme türü

B)                 Protein sayısı - beslenme türü

C)                 Üreme çeşidi - kromozom sayısı

D)                 Kromozom sayısı - gen yapısı

E)                 Kromozom sayısı - gen sayısı

 

2. Aşağıdakilerden hangisi canlıların sınıflandırılmasında ayırt edici özellik olarak kullanılmaz?

 

A)     Gen benzerliği

B)     Verimli birey oluşturma

C)     Kromozom sayısı        

D)     Protein benzerliği

E)     Anatomik benzerlikler

 

3.  

I. Felis domesticus

II. Salmonella

III. Pinus nigra

Yukarıda verilenlerden hangileri tür ismidir?

 

A)     Yalnız I

B)     Yalnız II           

C)     Yalnız III

D)     I ve II           

E)     I ve III

 

4. Bakteriler hangi özelliklerine göre gruplara ayrılmazlar?

 

A)     Enzimlerine

B)     Gram boyasına

C)     Şekillerine

D)     Oksijene duyulan ihtiyaca

E)     Beslenmelerine

 

5. Aslan ile koyun en küçük hangi sınıflandırma biriminde ortaktır?

 

A)     Şube   

B)     Sınıf   

C)     Takım    

D)     Cins    

E)     Aile

 

6. Felis domesticus şeklindeki bir adlandırma için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

 

A)     Bir canlı türü adıdır.

B)     Bireylerinin kromozom sayısı aynıdır.

C)     Felis tigris ile aynı cinste yer alır.

D)     Yaşadığı ortama göre yapılan sınıflandırmadır.

E)     Kendi aralarında verimli döller oluştururlar.

 

7. Aşağıdaki canlı gruplarının hangisinde canlılar arası benzerlik en fazladır?

 

A)     Çiçekli bitkiler         

B)     Otçullar      

C)     Omurgalılar

D)     Kediler

E)     Balıklar

 

8. Çiçekli bitkilerin sınıflandırılmasına aşağıdaki özelliklerin hangisine bakılarak başlanır?

 

A)     Tohumların meyve kabuğu ile örtülü olup olmamasına

B)     Üreme şekillerine

C)     Tohum içindeki çenek sayısına

D)     Yaprakların damarlanmasına

E)     Kambiyumun olup olmamasına

 

9. Sınıflandırma birimlerinde türden aleme doğru gidildikçe artan özellik,

I. Yapısal protein benzerliği

II. Farklı gen sayısı     

III. Birey sayısı

IV. Anatomik yapı benzerliği

verilenlerden hangileri olabilir?

 

A)     II ve III

B)     III ve IV         

C)     I, II ve IV

D)     I, III ve IV          

E)     II, III ve IV

 

10. Sınıflandırma ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

 

A)     Tür içindeki canlıların kromozom sayısı aynıdır.

B)     Kromozom sayısı aynı olan iki canlı aynı tür içinde olmayabilir.

C)     Aynı tür içindeki canlıların cinsleri farklı olabilir.

D)     Bir familya içinde çok sayıda tür olabilir.

E)     Aynı tür içindeki canlılar çiftleştiklerinde verimli bireyler oluştururlar.

 

11. 

I. DNA

II. Ribozom

III. Hücre zarı

IV. Mitokondri

Yukarıda verilen hücreye ait yapılardan hangileri prokaryotlarda, protistalarda, mantarlarda, bitkilerde ve hayvanlarda ortak olarak bulunur?

 

A)     I ve II

B)     I ve III               

C)     II ve III

D)     I, II ve III            

E)     I, III ve IV

 

12. 

I. Beslenme biçimlerinin aynı olması

II. Kısır olmayan döller oluşturabilmesi

III. Vücut büyüklüklerinin aynı olması

IV. Aynı atadan gelmeleri

Yukarıda verilenlerden hangileri aynı türdeki canlıların ortak özelliğidir?

 

A)     Yalnız II

B)     Yalnız III         

C)     I, II ve IV

D)     I, III ve IV              

E)     II, III ve IV

 

13. Canlılar sınıflandırılırken ilk olarak aşağıdaki özelliklerden hangisine bakılır?

 

A)     Beslenme şekline

B)     Çekirdek zarına

C)     Üreme şekline              

D)     Sinir şeridinin yerine

E)     Hücre sayısına

 

14.

- İç iskeleti vardır.

- Hareketi sağlayan çizgili kaslar vardır.

- Kapalı dolaşıma sahiptirler.

- Erginleri solungaç solunumu yapar.

Yukarıdaki özellikleri gösteren canlılar hangi sistematik birimde bir arada bulunurlar?

 

A)     Alem

     B)     Sınıf              

C)     Familya

D)     Cins               

E)     Tür

 

15. Felis leo şeklindeki adlandırma ile ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

 

A)     Felis, cins ismini temsil eder.

B)     Sistematikte kullanılan ikili adlandırmadır.

C)     Temsil ettiği canlılar bir türe aittir.

D)     Akrabası olan canlılar leo ismine bakılarak tespit edilir.

E)     Felis leo, iki isim birden tür adını ortaya çıkarır.

 

16. 

I. Hücre zarına sahip olma

II. Zarlı çekirdek bulundurma

III. Nükleik asit bulundurma

IV. Zarlı organel bulundurma

Yukarıdaki özelliklerden hangileri ökaryotik canlıları prokaryotik canlılardan ayıran özelliklerdendir?

 

A)     Yalnız II

B)     I ve II

C)     I ve III

D)     II ve III

E)     II ve IV

CEVAPLAR.1.E 2.3.E 4.A 5.B  6.D 7.D 8.A 9.A 10.C  11.D  12.C  13.A 14.C 15D 16.E

 

 

 

 

CANLILAR ALEMİ

 

Bakterilerin hücre duvarına sahip olmaları. Mantarların bir yerde bağlı yaşamaları ile bitkiler alemine dahil edilmişlerdir. Paremecium hareket ettiği için terliksi hayvan öglena ise klorofil taşıdığı için bitki, kamcıları ile hareket ettiği için hayvan olarak sınıflandırılmıştır. Sınıflandırmada bunlara benzer zorluklar vardır. Ancak canlılarla ilgili yeni bilgiler ortaya çıkarıldıkça Bakteri ve Mantarların bitki olmadığı anlaşılmıştır. Bu gün Canlıları altı alemde incelemekteyiz.

1-BAKTERİLER

2-ARKEALAR

3-PROTİSTİALAR

4-MANTARLAR

5-BİTKİLER

6-HAYVANLAR

 

                           1-  BAKTERİLER

                

VİRÜSLER

a)Hücre zarı, sitoplâzma, organeller bulunmaz.

b)Enzimleri (Metabolizmaları )yoktur.

c)Protein kılıf ve yönetici molekül(DNA veya RNA) den oluşur.

d)Obligat endo-parazittir.

e)Konukçu Hücre dışında cansızdır. Ancak, ph, ısı ve kimyasal koşullar uygun

Oldukça canlılıkları devam eder.

 f)Canlılara üremeleri, mutasyona uğramaları ve yönetici mol. Taşımalarıyla benzer.

g)Antibiyotiklerden etkilenmezler.

h)hücreler virüslere karşı bağışıklık maddesi interferon üretirler.

I)Her virüs özel bir Hücre içinde, çoğalabilir(Enfeksiyon oluşturur)

                     1-  BAKTERİLER

 Mikroorganizmaların önemli bir kısmı olup, prokaryot (çekirdeksiz) canlılardır. Besin üreten ve hareket edenlerin dışındakiler tanımlanamamıştır.

 Bakteriler hava -toprak –çöl- göl -kutuplar ve buzullarda yanardağ ağızlarında- tuz göllerinde- sodalı sularda yaşar.

Bakterilerin hücre yapısı prokaryot olup 2–10 mikron boyunda 1-2 mikron genişliğindedir.

Bakterilerde hücre zarı üzerinde hücre duvarı var. Hücre duvarı peptitglikan denen kısa peptit zincirli polisakkarittir. Bu nedenle farklı boyama özelliklerine sahiptir. Bazı bakterilerde polisakkaritlerden oluşan koruyucu kapsül var.Kapsül daha çok hastalık yapan bakterilerde görülür.

Bakteri yapısındaki kamcılar aktif hareketi sağlar.

Bakteriler toz parçacıklarına tutunarak pasif hareket ederler. Bakteriler çeşitli şekillerde olur

 

Bakteriler yüzeylerinde birbirine tutunmak için pilus denen kısa uzantılar var. Bunlar DNA aktarımında da görev alırlar.

Bakterilerin sitoplâzma içeriğinde DNA-RNA-ribozom-yağ tanecikleri-glikojen-protein ve %80 su vardır.

 

Oksijenli Solunum yapan bakterilerde mezozom denen zarsı yapı bulunur. Bu zarsı yapı mitokondrinin yaptığı görevi yapar.

Bakterilerin çekirdek alanları var. Bu alanda halkasal DNA ile plazmit denen yapılar var. Bakteri DNA sı zarla çevrili değildir.

Plazmit küçük halkasal yapıdaki DNA lar olup kendini eşleyebilir. Bakterinin yaşamında ve üremesinde etkilidir.

Bakterideki genetik bilginin başka bakterilere taşınmasında görev alır. Bu da bakterinin olumsuz şartlara, antibiyotiklere direnç kazanmalarını sağlar.

Bakteriler uygun olmayan şartlarda endospor oluşturur. Olumsuz cevre şartlarına dayanıklılık sağlar. Metabolizma hızı azalır.

Hücre kromozomu kopyalanırken bir kopyası dayanıklı duvarla çevrilir ve endospor oluşur. Uzun süre uyku halinde kalabilir. Şartlar uygun olduğunda duvar ortadan kalkar tekrar çoğalır.

Bakterilerde üreme eşeysiz üreme olarak görülür. Bu enine bölünme şeklindedir. İlk olarak DNA kendini eşler. Hücrenin sitoplâzma miktarı iki katına çıkar sonra hücre zarı ile hücre duvarı dıştan içe doğru boğumlanarak ikiye bölünür. Bazı bakteriler 20–25 dakikada şartlar uygun ise bölünür. Üremede piluslarla bakteriler bir birine bağlanır ve gen aktarımı yapabilir. Bulunduğu ortamdan başka DNA parçalarını alabilir ve kendi kromozomları ile birleştirir.(konjugasyon denir) Sınıflandırma DNA analizine göre yapılır.

Bakteriler gram boyama yöntemi ile boyanır özellikleri ve şekilleri belirlenir. Sonra kapsamlı DNA analizleri yapılır.

Sınıflandırma

1–Gram boyası ile boyanmalarına göre 
2-Oksijen ihtiyaçlarına göre 
3-Beslenme şekillerine göre
4-Şekillerine göre yapılır.

 

1-GRAM BOYAMA ÖZELLİKLERİNE GÖRE

A-GRAM- :Hücre duvarlarında ince peptiglikoz içerir. Mor boyama sonrası glikoz ile muamele edilir mor boya dışarı verilir.(hücre duvarı yağ bakımından zengin değil) İkinci damlatılan (safran) pembe renkli boya ile pembe renk alır.

 Bir kısım bakteriler gram boyası ile boyanamazlar ve mikroskop altında pembe renkli görünür. Bu tür bakterilere denir.

 

B-GRAM+:Bu bakterilerin hücre duvarları yağ bakımından zengin olup fazlaca peptiglikoz içerir. Bu bakteriler mor boyayı içeri alır(kristal viyola) mor renge boyanır. Alkol ile muamele edildiğinde hücre duvarları mor rengi dışarı vermez.

Bakterilerin bir kısmı Gram boyası ile boyanır ve bunlar mikroskop altında mor renkli görünürler,bu tür bakterilere denir.

 

2-OKSİJEN İHTİYÇLARINA GÖRE

A-Zorunlu aerobik(Oksijenli solunum yapan)bakteriler. Yalnız oksijenli ortamda yaşarlar. Örnek Escherichia coli, Zatürree ve Yoğurt Bakterisi gibi

B-Zorunlu anerobik(oksijensiz solunum yapan) bakteriler. Yalnız oksijensiz ortamda yaşarlar. . Örnek: Clastrodium tetani (Tetanos bakterisi )

C-Geçici aerobik bakteriler. Normalde oksijensiz ortamda yaşarlar. Mecbur kaldıklarında geçici olarak oksijenli ortamda yaşarlar.

D-Geçici anerobik bakteriler. Normalde oksijenli ortamda yaşarlar. Mecbur kaldıklarında oksijensiz ortamda geçici yaşayabilirler.

 

3-BESLENME ŞEKİLLERİNE GÖRE

 

İkiye ayrılır. 1–ototrof beslenenler 2-heterotrof beslenenler

 

1-OTOTROF BESLENEN BAKTERİLER. Kendi besinlerini kendileri yapan bakterilerdir. Bunlar iki grupta incelenir.

a-Foto sentetik bakteriler=fotosentez yapan bakteriler: Taşıdıkları klorofil ile Fotosentez yolu ile güneş ışığını kullanarak su ve karbondioksitten besin ve oksijen üretirler. Bazı bakteriler su yerine H2S kullanır. Bunlar siyanobakterilerdir. Veya kükürt bakterileridir.

CO2 + H2O ------> Besin + O2 (Mavi-yeşil algler)

CO2 + H2S ------> Besin + S + H2O (Kükürt bakterileri·

        CO2 + H2 ------> Besin + H2O (Hidrojen Bakterileri

 

b-kemosentetik bakteriler: Kemosentez yapan bakterilerdir. Enerji kaynağı olarak güneş ışığı yerine kimyasal enerjiyi kullanır. Demir iyonlarından H2S ve Amonyak tan kimyasal tepkimeler ile enerji elde edilir. Elde edilen bu enerji besin sentezinde kullanılır.

Torakta bulunan azot bu bakterilerle bitkiler tarafından kullanılır. Nitrit-nitrat-Sülfür ve demir bakterileri örnektir. Baklagillerin kökünde yaşayan bakteriler rizobiumlardır.

NH3 + O2                                   HNO2 + H2O + Kalori (Nitrosomanas)

HNO2 + O2                        HNO3 + Kalori (Nitrobacter)

 H2S + O2                        H2O + S + Kalori (Kükürt Bakterileri

FeCO3 + O2 + H2O             Fe(OH)3 + CO2 + Kalori (Demir Bakterileri)

N2 + O2                            NO2 + Kalori (Azot bakterileri)

 

 

HETEROTROF BAKTERİLER:

İhtiyaç duydukları besini bulundukları ortamda bulunan başka canlı türlerinden hazır olarak alırlar.

A-SAPROFİT BAKTERİLER:

Bakterilerin çoğunluğunu oluşturur. Tabiatta madde döngüsünü sağlarlar. Bu tür bakteriler dış ortama salgıladıkları enzimlerle bitki ve hayvan ölülerini daha basit organik maddelere parçalayarak onların çürümesini sağlarlar. Böylece hem toprağın humusunu artırırlar, hem de kendilerine besin sağlarlar. Çürütme sonucu çeşitli kokular meydana gelir. Bu yüzden bu olaya kokuşma denir. Organik maddeler çürütülürken besin ve enerji elde edilir..Organik ve inorganik maddeler  toprağın zenginleşerek verimli olmasını sağlar.Toprak kalitesi artar.

Fototsentetik bakteriler ve siyanobakteriler dünyamızda yaşamın devamını sağlayan Oksijen üretirler. Ürettikleri oksijen canlıların oksijenli solunumunda kullanılır.

Protein sentezi için gerekli azot atmosferdeki azot bakteriler tarafından toprağa bağlanarak kullanılır.

Antibiyotik, insülinA, aşı, serum üretiminde bakteriler kullanılır. Bazı saprofit bakteriler, sütün yoğurt ve peynir olarak mayalanmasını sağlarlar.

Saprofitler, dünyada madde devrinin tamamlanmasında önemli rol oynadıklarından hayat için mutlaka gereklidir

B- PARAZİT BAKTERİLER:

Besinlerini birlikte yaşadıkları canlıdan sağlarlar. Hastalık yapanlarına patojen bakteriler denir.Patojen bakteriler ürettikleri toksin ile besinlerin bozulmasına insanların zehirlenmesine sebeb olur.

Clostriduim basılum bakterisi oksijensiz ortamda ürettiği toksinlerle besin zehirlenmelerine konservelerin bozulmasına sebep olur.

İnsanın sindirim sisteminde faydalı bakteriler K-E ve B vitamin sentezinde görev alırlar.

Antibiyotikler mikroorganizmaların üremesini engeller hatta yok eder. Antibiyotikler uygun kullanılmaz ise hastalık etkeni bakteri mutasyona uğrayabilir ilaçlara karşı direnç kazanır.

Bakterilerden ekonomik alanlarda yararlanılır. Besinlerin bozulmasını sağlayan bakteriler kontrol altına alınarak yoğurt, peynir, sirke, turşu hazırlanır. Bütanol, Aseton, Metan, Laktik asit, bakteriler kullanılarak üretilir.

Biyolojik mücadelede zehirli madde üreten bakteriler kullanılarak zararlılarla savaşılır. Özel olarak üretilen bu bakteriler bitkilere püskürtülür. Zararlılar üreyen bakterilerin toksinleri ile öldürülür.

 

 

2-ARKELER (ARCHEA)

 

 1970 li yıllarda farklı yaşam biçimlerine sahip oldukları kabul edilmiştir.1990 lı yıllarda filogenetik ve metabolik yapılarına bakılarak bakterilerden ayrılmışlardır.
Prokaryot hücreli canlıdırlar. Çok anormal şartlarda yaşarlar. Kaynayan jeotermal kaplıcalarda, yanardağ bacalarında, derin deniz termal çukurlarında, tuz göllerinde, yüksek asitli veya bazikli sularda yaşarlar. Ilımlı şartlarda başka gruplarla beraber yaşarlar.

Dört grupta incelenir.

METANOJENİK=metanojenler arkeler:CO2 ile di H2 ile birleşip CH4(metan) oluşturarak enerji elde ederler. Zorunlu anerobturlar(oksijen zehir etkisi yapar).Bataklık kirli su çiftlik gübresi otçul hayvanların sindirim sistemlerinde bulunurlar ve yaşarlar.

HALOFİLLER=Aşırı tuzcular: Tuzlu yerlerde yaşar. Tuz gölü, Kızıldenizinde yaşar.(Yaşadıkları ortamda tuz oranı normalin 10 katıdır.)

AŞIRI TERMOFİLLER: Sıcak ortamlarda yaşarlar. 65–85 dereceler arasında yaşar.105 derecede yaşayanlarda var. Yanardağ bacalarında termal çukurlarda yaşarlar.

PSİKROFİLİK ARKELER= Soğuk seven arkeler. %80 ni 5 derecenin altında yaşar. Bu şartlarda enzim aktiviteleri  ve hücre zarı akışkanlığı protein yapıları besin maddelerinin  ve atıklarının hücreye giriş çıkışını değiştirebilir..Bu özelliklerinden faydalanılarak biyoteknolojide sıkça kullanılır.

Arkelerin şekilleri – gram boyası ile boyanmalarına- solunum ve beslenmelerine -  fiziksel ve kimyasal özellikleri bakterilere benzer. Bakterilerin yaşayamadığı şartlarda bozulmadan kalabilen dirençli enzimlere sahiptir.

Bu enzimler endüstride pek çok tepkimenin gerçeklenmesinde atık metallerin zehirlerinin azaltılmasında, kalitesi düşük metal cevherlerinin biyolojik yollarla kullanılır hale gelmesinde kullanılır. Ayrıca metallerin bulaşması ile kirlenmiş suların temizlenmesinde kullanılır. Çiftliklerde çöpler ve hayvan  gübreleri üzerinde Metanojenik arkeler oksijensiz ortamda hayvan gübrelerinden biyogaz üretiminde  kullanılır. Ot ile beslenen canlıların selülozu sindirmelerinde arkeler etkilidir.

 

        3-PROTİSTİALAR=BİR HÜCRELİLER

 

Nemli topraklarda, su birikintilerinde, vucut sıvılarında yaşar. Ökaryot bir hücrelilerdir.(hücre zarı, çekirdek ve sitoplâzma ve organelleri olan hücrelilerdir)

Hayatsal faaliyetlerini sitoplâzmalarındaki organelleri ile gerçekleştirir. Beslenmeleri farklılık gösterir. Altı grupta incelenir.

 

A-KAMCILILAR= FLAGELLATA

 

Hareket organeli olarak bir veya birkaç kamcı taşır. Bunlar kloroplast taşır. İkiye bölünerek çoğalırlar.

Euglena ve Tryponosoma en önemlileridir=tanımışlarıdır. Tryponosoma omurgalı hayvanların kanında parazit olarak yaşar. Uyku hastalığına sebep olur. Çeçe sineğinin insanı ısırması ile insana taşınır. Afrika’da yaygındır.

Euglena kloroplast taşır. Fotosentez ile kendi besinini sentezler. Ototrofturlar. Bazı bölgelerde fazla çoğaldıkça balık ve diğer deniz hayvanları için zehir etkisi oluşturur. ötrifikasyon denir.

 

B-KÖKAYAKLILAR =RHİZOPODA

 

Beslenme ve hareketlerini yalancı ayakları ile sağlayan bir hücrelilerdir. Bazılarında CaCO3(kalsiyum karbonat) veya silisten yapılı kabuk var. Bazılarının sabit hücre şekli yoktur.

Amoeba(amip) Faramifera Radiolara gibi çeşitleri var.

Amipler tatlı sularda yaşar. Besinlerini yalancı ayakları ile alırlar. Sitoplâzmalarındaki besin kofulunda sindirilir. İnsan bağırsağında parazit olarak yaşayan amip zehirli ishale sebep olur.

 

C-SPORLULAR= SPOROZOOA

 

Hareket organelleri yoktur. Besinleri hazır alırlar(parazittirler) Besin kofulu ve kontraktil koful bulunmaz. Çoğalmaları=üremeleri eşeysiz üremeyi eşeyli üreme takip ederek olur(bu üremeye metagenez üreme veya döl almaşı denir)

Gregorina, Plasmodium, Eimesia önemlileridir.

Plasmodium malaria, Plasmodium vivak türleri İnsanda sıtma hastalığına sebep olur. Anofel cinsi dişi sivrisinekler tarafından insana taşınır(insanı ısıran sivrisinek insan kanı emer karşılığında tüktük salgısı ile sıtma hastalığı yapan bir hücreli plazmodium u bırakır)  İnsan kanında akyuvarları parçalayarak çoğalır ve gelişimini tamamlar. Hastalık belirtisi titreme, ateş nöbetleridir.

 

 D-SİLLİLER=KİRPİKLİLER =CİLLİATA

 

Tatlı su ve denizlerde yaşar. Hücre ağzı ve anal bölgede sil veya siller var.

Sillilerin hücrelerinde iki çekirdek var.

Büyük çekirdek hücrenin metabolik olaylarını ve eşeysiz üremeyi yönetir.

Küçük çekirdek eşeyli üremeyi yönetir.

Heterotrof beslenirler. Bakteriler ve diğer protistisler, fotosentetik bir hücreliler besin kaynaklarıdır. Bu besinleri fagositozla ağızdan içeri alır.

Tatlı suda yaşayanlar fazla suyu hücrelerinde bulunan kontraktil koful ile dışarı atar.

Hücre şeklinin sabit kalmasını sağlayan hücre zarı altında silerle bağlantılı mikrotübul sistem var

Paremecium, Spirostomium, Euplates bu grubun önemlileridir.

 

       E- ALGLER

Tatlı su ve denizlerde yaşar. Fırtına sonrası kumsalda görülen marul görünümlü canlılar alglerdir.

Hücreleri ökaryottur.

Diatom, Chlamydomonas önemli bir hücreli alglerdir. Bazıları çok hücrelidir. Ulvo=Deniz marulu, Ulorix sargousum Pandorina gibi.

Çok hücreli alglerde doku oluşmamış. Kök, gövde, yaprak vb yapılar yoktur=oluşmamıştır.

Alg’ler klorofil pigmenti taşır. Fotosentez yaparlar. Suda yaşayan canlıların besin ve oksijen kaynağıdır. Dünyamızda üretilen oksijenin %70- 80 nini üretirler.

 

Eşeyli ve eşeysiz ürerler.

Taşıdıkları pigmentlere göre sınıflandırılırlar. Yeşil algler, kahverengi=esmer algler, altın sarısı algler ve kırmızı algler olarak çeşitli renkte algler var.

Yeşil alg ‘lere örnek deniz marulu. Deniz marulu besin olarak kullanılır. Diatomlar diş macunu yapımında kullanılır. İzolasyon ve filtrelemede kullanılır.

Esmer alglerden laminariada çorba yapımında kullanılır.

Kırmızı esmer alglerin hücre duvarında jel oluşturan maddeler ayrıştırılarak gıda katkı maddesi yapımında, mayonez, puding kıvamı artırılır.

Mikrobiyolojik kültür ortamlarında jel oluşturan madde olarak kullanılır.

Plastik, deodorant boya yapay tahta üretiminde faydalanılır.

 

 F-  CIVIK MANTARLAR

 

Nemli organik maddece zengin ortamlarda yaşar. Yağışlı gün ardında ormanlarda çürüyen dal yaprak üzerinde yaşarlar. Parlak renkli olup küflere benzer.

Serbest yaşar. Amip gibi hareket eder.

Hücre duvarı yoktur.

Amipsi hareketlerle besinlerini alırlar.

Eşeyli ve eşeysiz ürer

Ayrıştırıcıdırlar. Saprofittirler. Madde döngülerini sağlarlar.

Dictyostelium, Ceratiomxella, Arcyria örneklerdir.

 

4- MANTARLAR =FUNGİLER 

 

Çok hücrelidirler.

Klorofil taşımazlar.

Hetetrof beslenirler. Bulundukları ortamdan hazır besin alırlar.

Hücre duvarı taşırlar.

Genelde hareketsizdirler.(bitkilere benzerliği)

Sporla çoğalır. Mantarlarda eşeysiz üremeyi eşeyli üreme takip ederek çoğalırlar.(metagenez üreme) Spor keselerinde spor oluşur. Toprağa dökülen sporlar böcek, rüzgar vb ile taşınır. Spor yıllarca kalabilir. Uygun çimlenme şartları oluşunca spor çimlenir ve gelişir mantar oluşur.

Bir hücreli mayaların dışında mantarlarda hif denen ince ipliksi yapılar vardır. Hifler birbirleri ile dallanıp birleşerek miselleri oluşturur. Miselleden dışarı salınan enzimlerle organik maddeler sindirilir ve miseller tarafından emilerek alınır. Saprofit beslenirler=ayrıştırıcıdırlar. Ölü bitki ve hayvan kalıntılarını çürüterek toprağa karışımını sağlar. Tabiatta madde döngülerinin devamını sağlar. Toprağın besin maddesi bakımından değerini artırır.

Antibiyotik ve ilaç üretiminde, ekmeğin kabarması, bira ve şarabın mayalanmasında mantarlardan faydalanılır.

MAYA MANTARLARI

Bitki özsuyu, hayvan dokularında ve nemli ortamlarda yaşayan bir hücreli mantarlardır.

Eşeysiz ürerler. Bölünme veya tomurcuklanma ile ürerler.

Hamurun mayalanmasında, bira üretiminde bunlardan faydalanılır. Ekmekte oluşan küf mantarı, kabak tatlısında oluşan küf mantarı, bira mayası mantarına örnektir.

ŞAPKALI MANTARLAR

Şemsiyeye benzer. Yağmur sonrası ağaç altı, çayırlarda yetişir. Zehirli ve zehirsiz çeşitleri vardır.

Protein, demir, bakır, fosfor, vitamin bakımından zengindir. Kültür mantarı olarak üretilirler ve tüketilirler.

Bazı mantarlar ağız, boğaz, üreme organları,  deride enfeksiyon yapar. Bebeklerde görülen pamukçuk, saç dökülmesi gibi

Ağaç mantarları ise ağaç kök ve gövdelerinde yetişir.

Tabiatta yaygın olarak bulunan küf mantarları şekerli ve azot içeren besinlerde gelişir. Küflenmeye sebep olur.

Küfler antibiyotik denen bazı maddeler üretikleri gibi mikotoksin denen zehirli bileşikler üretir.

Küflenen her besin penisilin içerir yaklaşımı doğru değildir yanlıştır. Mikotoksinler insan ve hayvanlarda akut kronik zehirlenmelere neden olur. Mikotoksinler kanserojen özelliği var Örnek alfatoksinler karaciğer, böbrek kanserine neden olurlar. Kuruyemişlerde gelişen küfler besin zinciri ile diğer canlılara taşınır.

Mantar hastalıklarının tedavisinde antimikotik denilen ilaçlar kullanılır. Mantarlara da etkili olan Nistatin, Pimafusin, Amfoterisin gibi antimikotik antibiyotikler bulunmuştur.

 

ÖZET

1-Sentrozom ve kamçı oluşumu yoktur

2-Eukaryot , çok hücreli canlılardır.                                                 

3-Miselyum denen hücre sıralarından Oluşurlar

4-Hücre çeperleri bulunur. Çeper kitinden oluşmuştur         

5-Mavi-Yeşil alglerle Likenleri oluştururlar

6-Hücre dışı sindirim  yaparlar.                                                            

7-Hücrelerde besin olarak yağ ve glikojen bulunur

8-Saprofit, parazit, patojen ve  mutualist beslenirler

9-Sporla çoğalırlar(Metagenez görülür.)

10-Canlı vücudunda ve organik artıklarda bulunurlar.

11-Gerçek  dokusal oluşumları yoktur  

 

 

5-BİTKİLER= PLANTAE

 

Karada yaşayan canlıların oksijen kaynağı algler ve bitkilerdir. Dünyada hayat atmosferin oluşumu ile atmosferi dıştan saran ozon tabakası oluşumu ile başlamış olduğu varsayılmıştır. Su kenarlarında yaşayan bitkiler kara hayatına uyum sağlayan ilk türlerdir.

Sulardan karaya gecen canlılarda fotosentez ile güneş ışığı CO2 ve H2O kullanılarak besin ve O2 üretmeleri önemlidir.

Karasal bitkilerin fazla güneş ışığı,  CO2 ve inorganik madde elde etmelerini sağladı. Ancak suyun buharlaşması bitkilerin kurumalarına neden oldu.

Bu fizyolojik olaya karşı kurak bölgede yaşayan bitkiler buharlaşmayı önleyen yapılar kazandı.

Yaprakların yüzeyi mumsu tabaka ile kaplanarak ışığı geçiren ancak suyu geçirmeyen yapı=kütikule oluştu. Ayrıca gaz değişimi sağlayan gözenekler farklılaştı. Bazı bitki türlerinde su ve besin maddelerini taşıyan iletim demetleri gelişti. İletim demetleri taşıma ve iletim görevi yaparken bitkilerde desteklik görevide yapar.

Kara hayatına uyum sağlayan bitkilerde üreme hücreleri spor denen üreme hücrelerine dönüştü. Spor olumsuz cevre şartlarına dayanıklı üreme hücreleridir. Spor böcekler ve rüzgar ile uzak bölgelere taşınarak  bitkilerin yayılmasını sağladı.

Daha sonra tohum oluştu. Bitkilerin yayılmasında  tohum daha etkili olmuştur.Bitkiler çok hücreli canlılar olup ototrof beslenen ve toprağa bağlı yaşayan canlılardır. KLOROFİL renk maddesi taşırlar. KLOROFİL GÜNEŞ IŞIĞINI KİMYASAL BAĞ ENERJİSİNE dönüştürerek su ve CO2 den besin ve O2 üretir. Fotosentez yapan bitkiler kendi besinlerini kendileri ürettiği için ototrof beslenirler.

Bitkilerin temel kısımları şunlardır.

KÖK: Bitkiyi toprağa bağlar. Su ve mineralleri topraktan alır bitkinin diğer kısımlarına iletir.

GÖVDE: Kök ile yapraklar arasında besin ve su ve mineralleri iletir.

YAPRAK: Fotosentezin olduğu yer.Atık minerallerin ve zehirlerin depolanıp atıldığı yapı.

ÇİCEK: Üreme organıdır.

 

Bitkiler üç grupta incelenir

1-DAMARSIZ TOHUMSUZ BİTKİLER

2-DAMARLI TOHUMSUZ BİTKİLER

3-DAMARLI TOHUMLU BİTKİLER

 

 

1-DAMARSIZ TOHUMSUZ BİTKİLER

 

 

 

Üç grupta incelenir.

ÇİĞER OTLAR

BOYNUZLU ÇİĞER OTLARI

KARAYOSUNLAR

 

ÇİĞER OTLARI: Nemli toprak, kayalar ve ağaç kütüklerinde yaşar. İnce yapraksı yapılardır. Bu yapılar suyun alınmasını sağlar. Bunlar üzerinde sperm ve yumurta üretildiği şemsiye benzeri yapılar gelişmiştir.

 

BOYNUZLU ÇİĞER OTLARI

Nemin yoğun olduğu yerlerde yaşar.

Spor oluşturur. Spor oluşturan yapılar boynuza benzer

 

KARAYOSUNLAR

Nemli topraklarda yaşar.

Topraktan su ve mineralleri rizoit denen ipliksi yapılarla alır.

Eşeyli eşeysiz üreme birbirini takip eder.

Başlangıçta yeşil olan karayosunlar sporların olgunlaşması ile kahverengi olur.

Ilıman, tropikal ormanlarda çeşitli hayvan gruplarına habitat oluştururlar.

Bazı karayosunlar çöl yaşamına uyum sağlamıştır.

 

 

 

2-DAMARLI TOHUMSUZ BİTKİLER

 

Kök ile topraktan alınan su ve mineralleri tuzları yapraklara taşıyan. Yapraklarda sentezlenen besini kök ve diğer kısımlara taşıyan iletim demetleri=iletim boruları vardır.

Kök, gövde, yapraklardan oluşur. Damarlı tohumsuz ve damarlı tohumlu bitkiler olarak ta sınıflandırılabilir.

Damarlı tohumsuz bitkiler ılık nemli bölgelerde yaşar.

Rizom denen toprak altı gövdeye sahip.

Üremeleri sporla olur. Tohum oluşmaz. Eşeyli ve eşeysiz üreme birbirini takip eder. Kibrit otları, atkuyrukları, eğreltiotları örnek verilebilir. Kara hayatında bir bölgede İlk oluşan bitkilerdir. Sel sularının mil denen çamurları ile üzerleri örtüldü.  Zamanla kömür yataklarına dönüştüler.

 

 

3-DAMARLI TOHUMLU BİTKİLER

 

Kök, gövde ve yaprakları var. Genelde karada yaşar.

Tohum oluşturur.

Eşeyli ve eşeysiz ürerler.

Tohum yapınsa göre

1–Acık tohumlu bitkiler

2-Kapalı tohumlu bitkiler diye incelenir.

1-ACIK TOHUMLU BİTKİLER

Ağaç, çalı, ağaççık şeklinde.

Çoğunlukla iğne yapraklı, pulsu ve şeritsi yapraklıdır.

Gerçek çiçekleri yoktur. Rüzgârla tozlaşır. Tohum örtüyle kaplı. Tohum meyve ile kaplı değil. Koza yaprakları arasında bulunan tohumlar açıktadırlar. Koza kuruduğu zaman tohum yapraklar arasından fırlar.

Kozalaklı olanlara çam, ladin, ardıç, sedir, servi,  örneklerdir. Sekoya ve Ginkgo kozalaklı olmayan acık tohumlu bitkilere örnek.

 

2-KAPALI TOHUMLU BİTKİLER

Gerçek çiçek, meyve ve tohumları var.

Kapalı Tohumlu Bitkilerde genelde iki çeşit yaprak vardır.

1-Parelel damarlı yaprak: Yaprakların damar kalınlığı birbirine yakın ve parelel düz çizgi halindedir.

2-Ağsı damarlı yaprak: Yaprağın ortasındaki ana damardan daha ince ve yaprağın her yönüne yan damarlar ayrılır.

Kapalı Tohumlu Bitkilerde genelde iki çeşit kök vardır.

1-Kazık Kök: Gövdeden kalın ana bir kök ve buna bağlı yan kökler çıkar.

2.Saçak Kök: Gövdeden birden fazla kök çıkar.

Kapalı Tohumlu Bitkilerde; Tohum yumurtalık içinde gelişir ve meyveyi oluşturur.

Tohumdaki çenek sayısına göre

1-TEK ÇENEKLİ=MONOKOTİLEDONLAR

2-ÇİFT ÇENEKLİ=DİKOTİLEDONLAR diye iki grupta incelenir.

Çenek=Kotilledon: Bitki embriyosunun oluşturduğu ilk yapraktır.

 

1-TEK ÇENEKLİ=MONOKOTİLEDONLAR

Çoğunlukla bir yıllık otsu bitkilerdir. Gövdelerinde kalınlaşmayı sağlayan doku(kambiyum) yoktur. Gövde genelde incedir.

Kökleri saçak kök.

Yaprakları ince parelel damarlıdır.

Buğday, palmiye, muz, zencefil, zambak, lale, orkide, pırasa, örnektir.

2-ÇİFT ÇENEKLİ BİTKİLER=DİKOTİLEDONLAR

Tek yıllık veya çok yıllık bitkilerdir.

Bazıları otsu gövdeli, bazıları odunsu gövdelidir.

Gövdenin enine büyümesini ve kalınlaşmasını sağlayan kambiyum doku bulunur. Gövde kalınlaşabilir.

Embriyolarında iki çenek var.

Yaprakları ağsı damarlı olup yaprak sapı ile dal veya gövdeye bağlanır.

Kök leri kazık kök.

Bitkiler fotosentez ile organik besin sentezleyerek depolar. Ayrıca solunum için kullandığımız oksijeni üretirler. İnsan ve hayvanlar bu besinleri ve oksijeni kullanır.

Un, bal, bal özü, polen, nektar, uçucu yağlar, bitkisel yağlar insanların önemli besin kaynaklarıdır.

Besin kaynağı ve sanayide kullanılan yağlar bitkilerden elde edilir. Zeytin, Ayçiçeği, susam vb bitkilerden

Soya fasulyesi, yer fıstığı, Hint yağı, lavanta, gül tohumlarından ekonomik değeri önemli yağlar elde eldir.

Ada çayı, ıhlamur, nane, çiçek ve yapraklarından bitki çayı elde edilir.

Kırmızı çiçekli yüksük otu, eğrelti otu, siyah ban otu gibi tıbbı bitkilerden ilaç yapımında faydalanılır.

Selüloz yapımında iğne yapraklı bitkiler ayçiçeği mısır buğday arpa yulaf tütün pamuk kullanılır.

Pamuk keten kenevir ebemgümeci tekstil sanayisinde kullanılan lifli bitkilerdir.

Nitratlı fosfatlı potasyumlu bileşikler bitkiler yolu ile insana taşınır.Bu bileşikler insanda böbrek karaciğer kemik akciğer hastalığı ve kanser hastalıklarına neden olabilirler.

Çinko fazlalığı kanser ve solunum yolu hastalıklarına neden olabilir.

Kalsiyum fazlalığı siroza neden olabilir.

Zararlılar için kullanılan zirai ilaçlar karın ağrısı baş dönmesi göz hastalıklarına neden olabilir. Sebze ve meyvelerin bu ilaçlardan temizlenerek yenmesi gerekir.

 

HAYVANLAR

 

 

Hayvanların hepsi heterotroftur.
Hücre duvarları yoktur.(alg, mantar, bakterilerde var)

Çoğunlukla eşeyli ürerler.Eşeysiz üreyenleride var.

Hayvanların çoğunluğunda dokular gelişmiştir.(kas, sinir, kemik doku gibi)

Çok çeşitlilik gösterirler. Uçarak, yüzerek, sürünerek hareket eder. Bazıları hareket etmez bazıları çıplak gözle görülmez mikroskobiktir. Çoğu çıplak gözle görülür.

Hayvanlar 3 ana grupta incelenir.

1-OMURGASIZLAR

2-İLKEL KORDALILAR

3-OMURGALILAR

 

1-    OMURGASIZLAR

 

Hayvanlar aleminin % 90–96 sı bu gruptadır.

Vücudun dış kısmını örten ve destekleyen dış iskelet bulunur.

Bazıları suda bazıları karada yaşar.

1-SÜNGERLER           2-SÖLENTERLER           3-SOLUCANLAR             
 4-YUMUŞAKCALAR  5-EKLEMBAÇAKLILAR   6-DERİSİDİKENLİLER-
Olarak  6 grupta incelenir.

 

 

1-SÜNGERLER          

Basit yapılıdırlar. Okyanusların hemen hemen her yerinde yaşar. Biçim, şekil, renk, yapısal olarak farklılık gösterirler.

Vücutlarının belli simetrisi yoktur.(vücut simetrisi olmayan hayvanlardır)Vücutlarının ön arka ve yan kısımları belli değil.

Kırmızı, gri, sarımtırak, mavi veya siyah renklidirler.

Hareketsiz olup zemine bağlı yaşarlar.

Dokuları yoktur.

Torba şeklinde vücutları por denen deliklerle kaplıdır.  Deniz suyu porlardan içeri girerken mikroskobik canlılarla besinleri de içeri alır.

İçeri alınan besinler hücrelere alınarak hücre içinde sindirilir.

Gaz alış verişi ve boşaltım atıkları porlardan giren su ile vücut hücreleri arasında difüzyonla değişim yapılarak gaz alınırken boşaltımda yapılmış olur.

Sinir sistemleri yok. Cevreden gelen uyarılara tepki göstermez.

Eşeyli ve eşeysiz çoğalırlar. Eşeysiz çoğalmaları tomurcuklanma ile olur.

Organik ve inorganik maddelerden oluşan iskelet iğneleri vardır.

Banyo süngeri Hisposgiya, Haliclona örneklerdir.

Kurumuş süngerler metal eşyalarını parlatmada kullanılır.

Temizlik dışında ilaç ve kozmetik sanayide kullanılır.

İskelet iğneleri organik olanlar banyo süngeri olarak kullanılır.

 

2-SÖLENTERLER

Yumuşak vücutlu olup vücutları ışınsal simetriye sahiptir. Işınsal simetri merkezden gecen iki veya daha fazla düzlem vucudu simetrik olarak böler. Bölünen her parça bir birinin aynıdır.

Embriyonik gelişmede endoderm ve ektoderm oluşur. Mezoderm oluşmaz. Bu canlılarda iki doku vardır.

Merkezi bir ağız ve açıklığı ve etrafı tentaküllerle çevrilidir.

 2-SÖLENTERLER

Yumuşak vücutlu olup vücutları ışınsal simetriye sahiptir. Işınsal simetri merkezden gecen iki veya daha fazla düzlem vücudu simetrik olarak böler. Bölünen her parça bir birinin aynıdır.

Embriyonik gelişmede endoderm ve ektoderm oluşur. Mezoderm oluşmaz. Bu canlılarda iki doku vardır.

Merkezi bir ağız ve açıklığı ve etrafı tentaküllerle çevrilidir.

Tentakülleri hem beslenme hemde savunma amaçlı görevleri yapar.

Tentakülleri ile yakaladıkları avlarını ağız ile vücut içine alarak beslenirler.

Tentaküllerle bulunan yakıcı kapsüller savunma amaçlı görevde kullanılır.

Solunum ve boşaltım vücut hücreleri ile vücut boşluğuna alınan su ile vücut hücreleri arasında difüzyonla olur.

Sinir hücreleri var. Bu hücreler ağ şeklinde dizilmiştir.  Dışarıdan gelen uyarılara ağsı sinir sistemi ile tepki verir(bütün vücut olarak tepki verir.

Denizşakayığı, hidra, mercanlar örnektir.

Üremeleri eşeyli ve eşeysiz olur.

Çoğunun hayat döngülerinde iki evre görülür.

Bu evreler polip ve medüz olarak isimlendirilir.

Polipler hareketsizdir. Başkalaşım geçirerek medüzler oluşur.

Medüzler hareketlidir. Deniz anaları  sölenterlerin medüz biçimleridir..Mercanlar deniz diplerinde  bohça çiçeklerini andıran  canlılardır..

Suyun yüzüne çıkan ve kuruyan kalıntılar kıyılarda tortullar oluşturur.

Zamanla bu tortullar çözünerek toprağa katılarak toprağın kalitesini artırır.

Renkli mercanlardan kolye gerdanlık küpe tespih vb süs eşyası yapılır.

 

  3-SOLUCANLAR

 

Silindir gövdeli olup toprakta yaşayan hayvanlardır.

Bazıları mikroskobik olup bazıları ise metreye varan uzunluktadır. Bazıları ince vücutlu bazıları ise kalın vücutludur.

Vücut iki taraflı simetriye ayrılır(Ön ve arka olarak sağ ve sol taraf olarak).

Embriyo gelişim dönemlerinde endoderm-mezoderm-ektoderm tabakaları oluşur(sölenterlerde endoderm ile ektoderm oluşur mezoderm oluşmaz).

Oluşan üç embriyon tabakasından organ ve dokular farklılaşarak gelişir.

Çoğunlukla eşeyli ürerler

Denizlerde tatlı sularda karada ve canlıların vücutlarında parazit olarak yaşayan farklı türleri var.

Bu grup

Yassı solucanlar

Yuvarlak solucanlar

Halkalı solucanlar diye 3 grupta incelenir.

 

1-Yassı Solucanlar

Vücutları ince yumuşak ve yassıdır.

Dokuları ve içorganları sistemleri vardır.

Solunum için O2 yi vücut yüzeyi ile alır CO2 di aynı yolla dışarı verir. Gaz alış verişi difüzyonla olduğundan difüzyonu kolaylaştırmak için vücut yüzeyi sürekli nemlidir.

Parazit olmayanlarda sindirim boşluğu var. Sindirim boşluğunun tek açıklığı var.(Ağız anüs aynı açıklık)

Etçil canlılardır. Küçük hayvanlarla beslenirler. Sindirilen besinler sindirim boşluğundan vücut hücrelerine alınır.

Parazit olanlarda sindirim boşluğu yoktur.

Parazit olanlarda üreme sistemi iyi gelişmiştir.

Çevredeki uyarıları algılayan sinirleri ve sinir düğümleri vardır.

Planaria, paliklod, trematoda(karaçiğer kelebeği) Tenya en tanınmışlarıdır.

Asearis paraziti üzerinde yaşadığı canlının bağırsağına günde 200 bin yumurta bırakır. Dışkı ile dışarı atılan yumurtalar sularla yiyeceklere bulaşır.

Dünyada 200 milyon insan karaçiğer, bağırsak, idrar kesesi vb organlarında kan kelebeği denen karaçiğer kelebeği taşır. Bu parazit vücut ağrılarına anemi ye ve dizanteri ye neden olur.

İnsanlar tenya larvalarının içinde bulunduğu kistleri taşıyan etleri yediğinde larvayı vücuduna alır. İnsan bağırsağında ergin tenya 20 metre uzunluğa ulaşır. Bu parazit insanlarda iştahsızlık, karın ağrısı, Kusma, İshal, kansızlık gibi hastalık belirtilerinin görülmesine sebep olur.

 

2-Yuvarlak Solucanlar

Nemli topraklarda, tatlı sularda denizlerde yaşar. Vücut yüzeyi esnek yumuşak tabaka ile örtülü. Yuvarlak ve uzun vücutlu. 150 ye yakın türü bitki ve hayvanlarda parazittir.

Ascaris(bağırsak solucanı) trişin, kancalı kurt insandaki parazitlerdir.

Solunum ve boşaltım vücut yüzeyi ile gerçekleşir. Basit sistemleri var. Kasları yardımı ile hareket ederler.

Eşeyli ürerler.

Parazit olmayanları da var.

Bir kısmıda küçük canlılarla bir kısmı da alg, mantar veya organik madde parçaları ile beslenir.

Sindirim boşluğu ağız ve anüs olarak iki açıklık taşır. Bazı yuvarlak solucanlar insan karaçiğeri, akçiğeri, beynin de kist oluştururlar.

       

        3-Halkalı Solucanlar

 

Vücut kalka şeklinde bölmelerden oluşur. Baş ayırt edilir.

Sindirim sistemleri iki açıklıklı ve gelişmiş özel bölümler taşır.

Bazıları etçil beslenir. Bazıları çürümekte olan bitkilerle beslenir. Suda yaşayanlar suyu süzerek içindeki organik madde parçaları ile beslenir.

Kapalı dolaşım sistemi görülür. Kan vücut boşluğu içine yayılmaz damarlar içinde kan dolaşır.

Suda yaşayanlar solungaç solunumu yaparlar.

Karada yaşayanlar nemli derileri ile O2 ve CO2 alış verişini difüzyonla yapar.

Boşaltım için özel yapıları var. Beyin ve sinir kordonlarından oluşmuş sinir sistemleri var. Işığa ve dokunmaya duyarlı basit duyu organları var.

Vücutlarını saran boyuna ve halkasal kaslar ile hareket eder.

Eşeyli ürerler.

Örnek torak solucanı, deniz poliketi, sülük

Sülük kan emen parazittir. Tıpta tedavi amaçlı faydalanılır.

Toprak solucanı derisinden kanser tedavisinde kullanılan maddeler ve antibiyotik elde edilir.

Toprak solucanı protein bakımından zengindir. Porsuk, kirpi karga, baykuş, karatavukların besin kaynağıdır.

Toprak solucanı toprağa açtığı galerilerle toprağı havalandırır ve su geçirgenliğini artırır. Bunlar toprağın verimliliğini artırır. Toprağı oksijen ve besin yönünden zenginleştirerek çiftçilerle bitki üretimi için olumlu katgı sağlar.

 

 

                  4-YUMUŞAKCALAR

 

Vücutları yumuşak ve kabukludur. Kabukların altında manto denen ince bir doku tabakasından oluşan örtü var. İç organları gelişmemiştir. Ayakları gelişmiş toprağı kazma sürünme avlanma için özelleşmiştir.

Otçul etçil veya parazit beslenirler. Sucul olanlar sudaki organik maddeleri süzerek beslenirler.

Suda yaşayanlar solungaç ile solunum yaparlar

Karada yaşayanlar manto boşluğunun gelişmiş yüzeyi solunum yaparlar

Dolaşım açık dolaşım dolaşım. Kan vücut dokuları ve vücut boşluklarına yayılır.

Ahtapot, salyangoz, midye, farganella dentalyum kiton, sümüklü böcekler örnek verilebilir.

Sümüklü böceklerin vücutları kabuksuzdur.

Salyangoz besin olarak kullanılır. Ülkemizde toplanır işlenerek ihraç edilir.

Midyeler eskiden beri besin kaynağı olarak kullanılır. Kirli sularda yaşayan midyeler ortamdan aldıkları zehirleri ve mikroorganizmaları vücutlarında biriktirir. Bu midyeler zararlıdır. Yenmemelidir. Temiz sularda yaşayan midyeler besin olarak yenmeli.

 

    5-EKLEMBACAKLILAR.=BÖCEKLER

 

Omurgasızların en büyük grubudur. Kabuklular, Örümcekler, Çokayaklılar, Böcekleri içine alır. 1.200.000 türü vardır.

Kara hayatına uymuş omurgasızlardır.

Vücutları protein ve kitinden yapılı örtü ile örtülüdür. Vücut halkalı yapıda olup eklemli hareket organları bulunur.

Vücut protein, kitinden yapılı dış iskelete sahiptir.

Beslenmeleri otçul beslenen, etçil beslenen veya her iki şekilde de beslenenler var. Ağız yapıları beslenme şekillerine  özelleşmiştir.. Akreplerde ağız yapısı kerpeten gibidir. Kan emicilerde delici ve emici özelliktedir.

Solunumları trakelerle olur.(hava taşıyan vücut içine yayılmış borulardır) Örümceklerde kitapsı akciğerler var. Suda yaşayanlarda solungaç solunumu yaparlar.

Özelleşmiş boşaltım organları var. Boşaltım atıklarını bu yapılarla dışarı atarlar.

Gelişmiş bir sinir sistemi var.

Duyu organları var. Gözleri iyi gelişmiş sinir sistemi ile birlikte hareket eden kaslarla hareket ederler. Bazılarında kanatlar iyi gelişmiş. Bunlar uçabilir.

Eşeyli ürerler genelde yumurta bırakarak çoğalırlar. Yumurtan çıkan organizmalar gelişim dönemlerinde başkalaşım geçirirler.

 

  KABUKLULAR

Vücutlarını örten kabukları var. Kabukları sert.  Tatlı sularda ve denizlerde yaşarlar. Bir kısmı karada nemli ortamlarda yaşar. Solungaç solunumu yaparlar

Istakoz, yengeç, karides, kereviti su piresi örnektir.

Bazıları besin olarak kullanıldığından özel olarak üretilir.

 

ÖRÜMCEKLER-AKREPLER-KENELER

 

Karada yaşarlar. 4 çift bacak taşılar. Baş ile göğüs bir birine kaynamış durumda

Su kenesi, örümcek, kene, akarlar ve akrepler örneklerdir.

 

ÇOKAYAKLILAR

Vücut uzun ve bölmeli her bölmede ayak bulunur. Çiyanlarda her bölmeden bir çift, kırkayaklılarda ise her bölmeden 2 çift ayak çıkar.

Bazı türleri zehirlidir.

 

 BÖCEKLER

Tür bakımından çok geniş gruptur.

Çoğu karada yaşar.

Üç çift bacakları var iki çift kanatları var.

 Böcekler ipek üretimi, kozmetik, mum, ziynet eşyası, ilaç vb yapımında kullanılır.

Bitkilerde tozlaşmada etkilidir. Yabani ot ile mücadelede, çanlı yem üretiminde böceklerden faydalanılır.

Balık, Kurbağa, Kuşlar, kertenkele vb hayvanların besin kaynağıdır.

Böceklerin kanatları ayırt edici olarak böcekleri tanımamızda kullanılır. Kanatlar a-Zar şeklinde b-Kalın boynuzlu c-pullarla kaplı kanatlar

Böceklerde vücut baş-gövde karın diye 3 ayrılır. Baş kısmında anten-göz-ağız parçaları var.

Gövde kısmında kanat ve ayaklar bulunur. Karın kısmından bir şey çıkmaz. Çekirgelerin karın kısmından yumurta bırakma kanalı çıkar.

Yaşadıkları iklime göre vücut büyüklükleri değişir. Sıcak iklimde iri vücutlu olurken soğuk iklimde küçük vücutlu olurlar.

Avlanmak ve düşmandan korunmak için bazıları zehirlidir.

Böcekler salgıladıkları kokularla çiftleşme çağrıları =davetleri yapar. Salınan kokular üreme ile beraber besin bulma haberleşme içinde kullanılır. Bu kokular birkaç kilometreden algılanır.

Böceklerin gelişme dönemlerinde geçirdikleri başkalaşım hormonlar etkisi ile olur. Gençlik hormonu yenileşmeyi sağlar.

 

6-DERİSİDİKENLİLER

Çoğunlukla denizde yaşar.Kıyılarda okyanus derinliklerinde hemen hemen her yerde yaşar.. Vücutlarının alt kısımlarında tüp ayak denen yapılar var. Sürünerek hareket eder.Tüp ayakların içi sıvı  ile doludur ve vücut ile bağlantılıdır. Vakum etkisi ile yüzeye yapışır vücudu çekerek hareket eder.

Tüp ayaklar gaz değişimi beslenme boşaltım görevlerini De yapar. Vücut içinde kalkerden yapılı iç iskelet var. İç iskelette dikensi çıkıntılar bulunur. Bu nedenle derisi dikenliler denir. Bu dikenler farklılaşarak savunma görevide yapar. Rejenerasyon=yenilenme yetenekleri yüksektir. Kopan parça yenileni. Deniz yıldızının kopan kolları yenilenir.

Eşeyli ürerler.

Vücut denizyıldızında beş koldan oluşur. Denizkestanesinde vücut küre şeklindedir. Denizhıyarlarında vücut silindir şeklindedir.

 

 

2-İLKEL KORDALILAR

 

Yaşamlarının bir döneminde sırt bölümlerinde içi boş sinir kordonu var. Bu kordonun altında omurganın ilkel hali olan notokart yarıkları var.

Vücudun arka bölümünde uzanan kuyruk var. İlkel kordalı ve omurgalıları kapsayan sınıftır.

İlkel kordalılar denizde yaşar.

Notokard ve solungaç yarıkları yaşamları boyunca vardır. Tulumlular kayalar iskele ayaklarına gemilere tutunarak yapışarak yaşar. Bazılarının erginlerinde sinir kordnu-notokard ve kuyruk rastlanmaz. Bir kısım kordalılara kafatassızlar denir.

En bilineni amphioxus tur. Deniz kıyılarında kumların dip kısımlarında tutunarak solungac yarıkları ile yaşar. Sudan aldıkları besinlerle beslenir.

Vücut yüzeyi ile gaz alış verişi yaparlar.

 

 

3-OMURGALILAR

Sırt kısımda bulunan sinir kordonundan beyin ve omurilik oluşur. Notokart ise omurgayı oluşturur. İskeletin diğer kısımları buradan farklılaşır. İskelet sistemi kemikleşmiştir.Solungaç yarıkları solunumda solungaçlara destek verirler..Kuyruk embriyolarında görülür. Bazılarının erginlerinde körelir.

Kapalı dolaşım sistemi var

Boşaltım böbreklerle olur.

Hayvanların% 5 ni oluştururlar.

1-BALIKLAR             2-KURBAĞALAR          3-SÜRÜNGENLER                          4-KUŞLAR                5-MEMELİLER          OLARAK BEŞ GRUPTA İNCELENİR.

 

1-BALIKLAR

 

Deniz göl ırmak gibi sularda yaşar. Gaz değişimi solungaçlar ile olur.

A-ÇENESİZ BALIKLAR.

Erginlerde notokard olan çenesiz balıklarda çene ve diş yok Vücutlarında pul bulunmaz. Bazıları yunus balina gibi balıklara ağzı ile tutunarak onların vücut sıvılarını emerek beslenirler.

B-KIKIRDAKLI BALIKLAR

İskeletleri kıkırdaktan yapılı. Vücutlarında kemik yok. Vücut özel pul benzeri yapı ile örtülü derileri ile örtülü(zımpara kâğıdı gibi)

Solungaçları ciftir. Tuzlu sularda yaşar.

Fok, küçük balıklar, planktonlar ve omurgasızlarla beslenir.

Üremeleri eşeyli döllenme vücut içinde olur. Bazıları yumurtalarını suya bırakır. Bazıları doğurur. Köpek balığı vatoz örnektir.

C-KEMİKLİ BALIKLAR.

İskelet kemik dokudur. Yüzme keseleri var. Bazılarında akciğer var. Vücut pullarla kaplıdır.

Yüzme kesesi balığın su içinde konumunu belirler. İçindeki gaz miktarı değişimine bağlı olarak su yüzeyine çıkar veya derinlere iner.

Derileri pullarla kaplıdır. Pullar ince, disk şeklinde vücudu korur.Kalp iki odalı kan vücuttan kalbe gelir ve solungaçlara pompalanır.Solungaçlardan vücuda yayılır. Solungaçlarda kan oksijen bakımından zenginleştirilir. CO2 ce fakirleşir.

Eşeyli üreme var. Çoğunlukla dış döllenme görülür. Yumurta suda döllenir. Ve gelişir. Bazı türlerde iç döllenme ve doğum gerçekleşir.

Ton balığı, Alabalık, Akçiğerlibalık örneklerdir.

Balık yağı boya ve parfüm yapımında kullanılır.

A-D vitamini balık yağından elde edilir.

Balık baş ve yüzgeçleri kaynatılarak tutkal elde edilir.

Sivrisinekle mücadelede bazı balık türleri kullanılır.

Akvaryumlarda balık beslerken alg mikroorganizmalar ve bazı bir hücrelilerle beslenmiş olur.

 

2-KURBAĞALAR           

 

Göl, nehir, su birikintileri ve suya yakın yerlerde yaşar. Su ve kara hayatına uyumlu canlılardır.

Derilerinde bulunan mucus bezlerinin mucus salgısı nedeniyle derileri nemli ve kaygandır.

Akciğerleri basit kese şeklindedir. Larva dönemlerinde solungac solunumu yaparlar.

Kalpleri 3 odalıdır. Vücuttan kalbe gelen kan akciğerlere gönderilerek temizlenir ve temiz kan kalbe döner ve vücuttan gelen kan ile karışır. Ve vücuda pompalanır. Vücut sıcaklıkları değişkendir.(temiz kan kirli kan karışık dolaşır)

Bunlar soğukkanlıdır. Bunlar kış uykusuna yatarlar.

Eşeyli ürerler. Yumurtalarını suya bırakır.Döllenme suda olur.Gelişme suda olur.

Ağaç kurbağaları,  yeşil kurbağalar, kara kurbağaları, semenderler bu grubun örnekleridir.

Avrupa ülkelerinde besin olarak tüketilir. Ülkemizden üretilen kurbağalar işlenerek konserve olarak ihraç edilir. Denelerde kobay olarak kullanılır.

 

3-SÜRÜNGENLER                           

Vücutları karatın yapılı pullarla kaplı.

Akciğer solunumu yaparlar.

Dünyada sıcak ve ılıman iklimlerde yaşarla.

Kalpleri 3 odalı. Timsahlarda karıncık yarım perde ile ayrılmıştır.

 

Soğukkanlı canlılardır. Kış uykusuna yatarlar.

Eşeyli ürerler.Yumurta vücut içinde döllenir. Döllenen yumurta vücut dışına bırakılır. Gelişmeleri vücut dışında olurlar.Embriyonun gelişimi ana vücudu dışında olur.

Kaplumbağa, yılan, timsah, kertenkele örneklerdir. Dinozorlarda bu gruptandır.

Timsah, yılan, sürüngen derilerinden giyim ve süs eşyası yapılır.

Zehirli yılanların zehirleri damar sistemi ile ilgili hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanılır.

Bukelemon gözleri ile farklı yerlere bakar. Dili vücut uzunluğu kadardır. Dilin ucunda yapışkan madde salar avına fırlattığı dili ile av dile yapışır. Dil ağza çekilince avını yakalamış olur.

Bulunduğu ortamın rengini alır. Işıksız ortamda sarı renklidir. Kuvvetli ışık altında koyu renk cisim üzerinde gri renk alır.

              

 4-KUŞLAR                 

 

Karada yaşayan omurgalılardır. Uçmayı ve vücut yalıtımını sağlayan keratinden yapılı her kuşun kendine özgü tüyleri vardır.

Kuşlarda ön üyeler kanat şeklindedir. Kanatlar tüylerle kaplı. İskelet uçmaya uygun. Kemikler ince ve içi boş. Kemiklerde hava keseleri ile bağlantılıdır. İskelet birleşmiş birkaç kemiktendir. Uçma sırasında kasların yarattığı kuvvetli etkiye dayanıklıdır.

Vücutları sabit sıcaklıdır. Vücut sıcaklığı 40-41 derecedir. Sıcakkanlıdırlar. Kalp 4 odalı. Metabolizmaları hızlıdır. Uçma için fazla enerji gerekir. Bu enerjiyi üretirler.

Solunum akciğerle ve buraya bağlı hava keseleri ile yapılır. Her zaman O2 hava keselerinde bulunur. Ve hızlı O2 alırlar.

Gaga var diş yok boynuzsu sert maddeden yapılıdır.

Üreme eşeyli ürerler. Sert kabukla örtülü yumurta bırakırlar. Çoğu türler kuluçkaya yatar

Kümes hayvanlarının etinden ve yumurtasından besin olarak faydalanırız.

Bülbül, kartal, güveççin, sülün, penguen, kırlangıç leylek örneklerdir.

 

 

5-MEMELİLER           

 Sıcakkanlı hayvanlardır. Vücut sıcaklıkları sabit. Metabolizmaları bu vücut sıcaklığına uyumlu çalışır.

Kalp 4 odalı olup Vücuttan gelen kirli kan akciğerler giderek oksijence zenginleşir kalbe döner ve kalp bu temiz kanı vücuda pompalar.

Bütün memelilerde kıl bulunur..Kıl vücudun ısı kaybını önler. İnsan ve balina dışında memelinin vücudu kalın bir kıl örtüsü ie kaplıdır.. Kıl rengi kamufulajıda sağlar..

Süt bezleri memelilerin yavrularını beslemeleri için süt salgılar. Süt protein, yağ, glikoz bakımından zengin ve besleyicidir. Memede bulunan özel bezlerden salgılanır.

Diş özelleşmiş yapılar olup çenede bulunur. Besinleri kesmek, koparmak, öğütmek gibi görevler için özelleşmiştir. Sürüngenlerde ağzın her yerinde aynı şekil ve yapıdadır.

Solunum akciğer solunumu ile olur. Akciğerlerde alveol denen hava keseleri var. Gaz değişimi burada olur. Olgun alyuvarlarında çekirdek yoktur.

Üremeleri eşeyli olur. İç döllenme görülür. Yavru gelişimi ana vücudunda döl yatağında olur. Yavru an vücudunda bulunan plasenta=eş ile besin ve atık madde gaz değişimini göbek bağı vasıtası ile plasentadan yapar.

Sinir sistemi gelişmiştir. Gagalı, keseli, Plasentalı diye üç grupta incelenir.

Gagalı memeliler.  Yavru an vücudunda bulunan plasenta=eş ile besin ve atık madde gaz değişimini göbek bağı vasıtası ile plasentadan yapar.

Sinir sistemi gelişmiştir. Gagalı, keseli, Plasentalı diye üç grupta incelenir.

Gagalı memeliler. Yumurtlayan memeliler. Yaşam alanları Avustralya ve yeni ginedir. Omitorenk ve karıncayiyenler bu gruba girer

Keseli memeliler. Yeni Gine Avustralya ve Amerikada yaşar. Kanguru ve koalalar kelsi memelilere örnek.

Gelişimini tamamlamadan doğan yavru ana vücudundaki özel kesede gelişimini tamamlar. Özel kesede süt bezleri ile beslenir.

Plasentalı memeliler. Yavrularını anne karnında plasenta ile besler. Yavrularını doğurduktan sonra anada bulunan süt bezleri ile besler.

İnsan, sığırlar, maymunlar örnektir.

Memeli hayvanların sütünden besin olarak faydalanırız. Derilerinden giysi, Çanta, kemer vb. olarak faydala
 
 
 
   
Bugün 11 ziyaretçi (21 klik) burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol